Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Milli Eğitim Bakanı'na İthafen
" 1.Okullarda yazılı veya sözlü hiçbir sınav yapılmasın.Evet, evet yanlış okumadın, sınav olmasın.Sınav ne getiriyor bir düşünsene? Öğretmen hem soruyu soruyor hem de gözünü öğrencinin üzerinden bir an olsun ayırmıyor.Neden? Çünkü yetiştirdiği öğrencisine güvenmiyor, onun kopya çekeceğini düşünüyor.Bu durum öğrenciye 'Sen güvenilmezsin, her an hırsızlık yapabilir, sana ait olmayan bir şeyi çalabilirsin.' mesajını veriyor... 2.Okullarda yoklama yapılmasın.Ben yoklamayı kendine, birikimine ve ders anlatım biçimine güveni olmayan bir öğretmen çıkarmıştır diye düşünüyorum... (...) 3.Öğretmenler seçmeli olmalı.Okullarda ilk hafta öğretmen defilesi yapılmalı; öğretmenler bir hafta örnek dersler anlatmalı.Öğrenci hangi öğretmenden ders alacağını kendi seçmeli. (...) 4.Dersler de seçmeli olmalı, zorunlu değil.Örneğin lisede geçen dört yıl boyunca günümüz koşullarına hitap eden 100 çeşit ders seçilmeli ve öğrenci bu yüz dersten ihtiyaç hissettiği 40' ını dört senede görmeli."
Dede Korkut, belki bir figür olarak hangi çağda veya yılda yaşadığı belli olmayan bir karakterdir. Yaşadığı, gezdiği, boylar okuduğu mekânlar net olarak bilinemeyebilir. Ancak şunu rahatlıkla görüyoruz ki Türk’ün, özellikle de Oğuzların hafızasında sözlü anlatım yoluyla çok güçlü bir yer etmiştir. Farklı bölgelerde farklı nüshâlarla, anlatılarla, şarkılarla kendini göstermiş ve nihâyetinde Türkçenin yazılı kültürüne de girmiştir. Kilometrelerce uzaklıkta olan insanların zihninde var oluşu, Türk dilinin ve kültürünün ne denli güçlü köklere dayandığının en güzel kanıtıdır. O kök, bugün farklı dallara ayrılmış, daha da zenginleşmiş, bir şekilde ortaklığını korumuş ve geleceğe de aynı güzellikte uzanmaya devam edecektir.
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
yazılı ve sözlü anlatım çalışmalarında birleşim yöntemini etkili olarak kullanabilmek için de şu noktaların göz önünde tutulması yararlı olur: *konuşma ve yazma planının yapılması. *konuşma ve yazma amacının belirlenmesi. *konuşma ve yazma konusu ile ilgili verilerin toplanması, birbiriyle ilişkili bilgi, düşünce ve görüşlerin belirtilmesi ve anlamlı bir bütün hâline getirilmesi. *söylenecekleri ve yazılacakları buldurma ve düzenletme. *yapılmış olan plana göre konuşma ya da yazma.
Sayfa 152Kitabı okudu
Okumak, ille de okumak
Benim bildiğim, sürekli yinelediğim şudur: sözlü ve yazılı anlatımda başarının biricik anahtarı okumaktır. Okullarımızda derslerle yetinmemeli, öğrencilerin her yarıyıl içinde birkaç kitap okumaları sağlanmalıdır. Elbette, bunu gerçekleştirmek için kitap fiyatlarını ucuzlatacak, gençlerin bunları edinebilmesini kolaylaştıracak önlemleri almak, devletin destek ve katkısını sağlamak gerekiyor. Yoksa soruların doğru yanıtlarını işaretlemekle geçen sınavlarla, kurumsal bilgilerle yetinerek, anadilindeki, yabancı dillerden çevrilmiş başarılı yazın yapıtlarındaki anlatım biçimlerini özümsemeden geçen bir eğitim öğretim, düşündüğünü doğru dürüst söze ve yazıya dönüştüremeyen kuşakların yetişmesine yol açacaktır. Bir çocuk, bir genç eğer okuma alışkanlığı edinmişse, artık onun için hiç korkmayınız. Sözünde, yazdıklarında, davranışlarında belirgin bir olgunluğa eriştiğini göreceksiniz.
Sözlü anlatım, en az yazılı anlatım kadar önemli bir gelenektir; zaten, yazılı anlatım geleneği, bir bakıma, fısıldayıcısı ve akıl defterleri olan bir sözlü anlatım geleneğinden başka bir şey değildir.
Kürtlerde yazılı edebiyat değil, sözlü edebiyat zengindir. Yüzyılların baskısı, eğitim ve modern bilgiden yoksunluk, dışa kapalılık ve göçebelik, sözlü edebiyatı esas ve en etkin anlatım biçimi haline getirmiştir.
Reklam
Asırlardır yazı yazmasını bilmelerine karşın henüz yazıyı içselleştirmemiş pek çok modern kültür, örneğin Arap ve Yunan gibi diğer Akdeniz kültürleri, kalıplaşmış düşünme ve anlatım biçimine hâlâ sıkı sıkıya bağlıdır.
Sayfa 42 - MetisKitabı okudu
Sözlü anlatım, yazısız da varolur, nitekim her sözlü dil yazılı değildir, ancak yazı, sözlü anlatım olmaksızın hiçbir zaman varolamaz.
Sayfa 20 - MetisKitabı okudu
Kendi penceremden baktığımda şunları önermek geliyor içimden: 1. Okullarda yazılı veya sözlü hiçbir sınav yapılmasın. Evet evet, yanlış okumadın, sınav olmasın. Sınav ne geti- riyor bir düşünsene? Öğretmen hem soruyu soruyor hem de gözünü öğrencinin üzerinden bir an olsun ayırmıyor. Neden? Çünkü yetiştirdiği öğrencisine güvenmiyor, onun kopya
Bugün okuma yazmasız erişilemeyen engin anlatım gücünün farkına varmamış sözlü kültür ya da sözlü kültürün önemli ölçüde egemen olduğu toplumlar parmakla gösterilecek kadar azdır. Bu gerçeği gayet iyi sezen sözlü kültür kökenli kişiler bir bakıma ıstırap çekmektedir, çünkü gönülden öğrenmeyi arzu ettikleri okuma yazma yeteneğiyle yepyeni bir heyecan âlemine girer girmez eski sıcak, sözlü dünyalarındaki heyecanlarına dönmeyeceklerini bilmektedirler.
76 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.